"...Çok uzun zamandan beri ilk kez annemi düşündüm. Bir ömrün sonunda niçin yeni baştan 'nişanlandığını', niçin yeniden başlama oyununu oynadığını anlar gibi oldum. Orada, hayatların sönmekte olduğu o bakımevinin etrafında da akşam, hüzünlü bir huzur ânı
gibiydi. Ölüme o kadar yakınken annem, orada kendini her şeyden azade ve her şeyi yeniden yaşamaya hazır hissetmiş olmalıydı. Hiç kimsenin onun ardından ağlamaya hakkı yoktu. Ve ben de, kendimi her şeyi yeniden yaşamaya hazır hissettim. Sanki bu büyük öfke içimdeki kötülükleri söküp atmış, ümitleri boşaltmış gibi, bir takım işaretler ve yıldızlarla dolu bu gecenin karşısında, içimi ilk defa olarak dünyanın tatlı kayıtsızlığına açıyordum. Onun bana bu kadar benzediğini, adeta bir kardeş gibi olduğunu hissedince, eskiden mutlu olduğumu, hatta şimdi de mutlu olmaya devam ettiğimi anladım..."
(Albert Camus'un Yabancı isimli muhteşem eserinden)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder