6 Ocak 2014 Pazartesi

Profesör

Sorun, hocanın anlattığı konular değildi.
Sorun, hocanın kendisi değildi.
Veya sorun, salt yoklama alınıyor oluşu değildi.

Sorun, bütün bir anabilim dalının paranoyakça bir tavır içine girmesiydi.Ve bu, ne acıdır ki hocaları da kapsıyordu.
Derse 5 dakika geç kalınmasına dahi tahammül edemeyen, ola ki öğrenci kapıda belirirse histerik bir halde "yoklama bitti!" nidaları atan hoca paranoyak değilse kim paranoyaktır acaba?
Eğer bir anabilim dalı, stajyer öğrencilerinin yoklamalarını, kelle sayarak doğruluyorsa, oturdukları yerleri kayıt altına alıyorsa bu paranoyaklık değil de nedir?

Bu rezil tablonun üzerine ne yüzle bir öğretim görevlisi "Tıp Bu Değil" kitabını tavsiye eder?
Ve hangi yüzle insan karşısına çıkıp "ben hocayım, profesörüm, doçentim" der?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder